RAMAZANA DAİR OTUZ SÖZ-5 

RAMAZANA DAİR OTUZ SÖZ-5 

Dr. Osman ARSLAN

 25. Kurtuluş

Bir ay boyu ibadet edenler, elbette bir ömür cehennemden kurtuluşun umudu taşıyanlardır. Ümitle korku arasında isteriz cenneti. Hz. Ebubekir “Bir kişi cehenneme gidecek olsa o ben olurum diye korkarım, bir kişi cennete girecek olsa o ben olurum diye umutlanırım” dermiş.  Artık başı rahmet, ortası mağfiret olan Mübarek Ramazan’ın cehennemden kurtuluş vakti olan son dilimindeyiz. Cenneti kimler kazanacak? Ramazan kampında iyi idman yapanlar kalan on bir ayda başarılı maç çıkarma şansları yüksek olduğundan kazananlardan olabilirler. Hayat maçını iyi oynayanlar yani cenneti kazanacaklar kimlerdir? Cennetlik grupları Cenab-ı Allah saymıştır: Peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler.(Nisa,69) İlk üçü nasiple, ama dördüncüsü, “salih olmak”, “imanlı olmak” gibi iradeyledir. Nitekim cennete girme koşulunu açıklayan hemen her ayette aynı iki husus vurgulanır: “iman ve salih amel” sahibi olmak!(Beyyine, 7; Yunus, 9; vd.) İmanlı sayılmak için “Allaha ve ahiret gününe inanmak” asgari şartı sayılır.(Tevbe, 22) “Salih amel” ise “başkası için, karşılıksız, fedakarca yapılan hayırlı ve faydalı işler” demektir. İyi ve faydalı işler yapabilirsiniz. Bu da takdire değerdir. Ancak bunun salih amel sayılması için imanlı da olmanız gerekir. Son sözü Rabbimiz söylemiş: “Asra yemin olsun ki, insan mutlaka ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”(Asr, 1 -3.)

  1. Put

Ramazan Kameri takvimden bir ay. Güneş takvimi üstünde her yıl on gün geriye gider. Böylece Ramazan ayı her yıl farklı bir tarihte karşımıza çıkar. Öyle ki, 36 yıl yaşayan birisi her mevsimde Ramazan görmüş olur. Takvimler boyu gezen Ramazan iklimi içinde bin aydan değerli bir gece de vardır: Kadir Gecesi. Bir kul için o gecenin bereketinden yararlanabilmek büyük bahtiyarlık olur. Peki takvim üzerinde gezerek her yıl bir başka tarihe denk geldiğine göre “sabit bir gün” olmayan Kadir gecesi nasıl yakalanabilir? Cevap belli, demek ki keramet zamansal dilim olarak “gece”de değilmiş! Geceye değer katan şey, “gecenin kendisi” değil, Kur’an-ı Mübin’in inmesidir! Bu fiili ayetiyle Rabbimiz adeta bize diyor ki; “Bir güne sabitleseydim siz Hristiyanların İsa’nın doğum gününü kutsallaştırdığı gibi o geceyi kutsallaştırırdınız, sürekli takvimde gezdiriyorum ki maksadın bir geceyi kutsamak değil o gece indirdiğim Kur’an’ın kutsallığına işaret etmek olduğunu anlayın!”. Böylece her türlü putlaşmayla amansız mücadelesinde; insanın, mekanın, nesnenin veya imgenin putlaşmasına izin vermediği gibi Yüce Allah, “bir zaman diliminin” Kadir Gecesi’nin de putlaştırılmasına, bir fetişe dönüşmesine yol vermemektedir. Anlam açıktır: ‘Gecenin anlamı Kur’an’a sarılmaktır. Müslümanın “zaman putu” da olamaz! Kadir Gecesi, bütün ihya ve ibadetlerimizle bu idrakin uyandırılıp bilince dönüştürülmesi içindir. Gecedeki “kadir”(kıymet) Kur’an’dır.

 27. Değer

Mübarek Ramazan, Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve övülen yegâne ay. Orucun farz kılındığını bildiren âyetlerin hemen ardından Ramazan’ın, “insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayıran Kur’an’ın indirildiği ay” olduğu belirtilir ve “bu aya ulaşanların oruç tutması” emredilir. (Bakara, 183-185) Kur’an’da, Kur’an’ın; Ramazan ayında(Bakara, 185), mübarek bir gecede(Duhân, 1-3), Kadir gecesinde(Kadr, 1) inmeye başladığı haber verilmektedir. Fakat bu gecenin hangi gece olduğu belirtilmez. Bir hadisteki “Kadir Gecesi’ni son on günün tek gecelerinde arayın” bilgisi dışında elde bir veri de yoktur. Sürekli on gün geri giden Ramazan ayı, Kadir Gecesi’ni bir sabit güne bağlama imkanı da bırakmaz. Öyleyse Kadir Gecesini kaçırmamanın en garantili yolu, son on günde itikafa giren Peygamberimiz gibi, son on günü her gece Kadir Gecesi’ymiş gibi yaşamak olsa gerektir. Ramazan’da, Peygamberimiz başta olmak üzere herkes Kur’an’ın mevcut bütününü tekrar okur 27. gece bitirirlermiş. Peygamberimizin, ömrünün son Ramazan’ında bu okumayı Cebrail ile karşılıklı olarak tekrar yaptığı da bilinir. İşte Ramazan, kendisine kıymetini veren Kur’an’a tahsis edilen bir aydır. Dünya ile oruç sayesinde sınırlı irtibat halindeyken Allah ile deruni bir muhabbet zamanıdır Ramazan. Allah ile muhabbetin en güzeli Kur’an okumak ile olur. Okumak, anlamak içindir. Kur’an, indiği geceyi diğer gecelere nispetle içinde Kadir Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı kılmıştır. Kur’an’ın mesajını üstlenen Mü’min de, aynen gece gibi, diğer insanlardan kat be kat değerli, kaliteli, nitelikli, erdemli, ahlaklı olmalı değil midir? Bugün Müslümanlar öyle olmadığına göre ya Kur’an’dan kopuğuz, ya da Kur’an’la doğru bağlantımız yok demektir. Yoksa biz de bir Ömer, bir Ali… çıkartabilirdik. Kur’an’ın diriltici mesajı henüz idraklerimize ulaşamamış olabilir. Kadir gecesi, Kur’an mikyasında yeniden silkelenmek demek. “Kadir(kıymetli) Gecesi” olup “kadir(kıymetli) insanı” olmayan bir din olabilir mi? En değerli insanlardan olma sorumluluğu ile girelim ve o kararlılıkla çıkalım Kadir gecesinden. Müslümanların değer insanları olması, Kur’an’ın Kadir Gecesiyle aracılığı ile insan ahlakına yönelttiği ilahi devrim çağrısıdır.     

  1. Dua

Dua, yirmi yerde geçtiği Kur’an’da, “dava” ve “davet” anlamında da kullanılır. Sözlük anlamı “çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek”tir. Dinî terim anlamı, insanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek isteklerini O’na arz etmesidir. Dua, kulun rabbiyle hasbihali, dertleşmesi, ondan dilemesidir. Araya kimsenin giremeyeceği özel bir kanalda kurulan ulvi irtibattır.
Duanın adabında önce tâzim (Allah’ı yüceleme/saygı) sonra talep (dilekte bulunma) vardır. Dua gönül diliyle yaratıcıya sunulan dilekçedir. Dua aynı zamanda zikir ve ibadettir. Hz. Peygamber, “Dua, ibadetin özüdür.” buyurmuştur. En önemli ibadet olan namazın, dua (salât) kelimesiyle ifade edilmesi duanın önemini kavramak bakımından önemlidir. (En’âm, 6/52; Kehf, 18/28). Dua, zikir, tesbih, hamd, senâ, şükür, tövbe, istiğfar, istiâze vb. bütün yönelişlerin üst başlığıdır.  Dua hakkında daha sarsıcı bir ilahi hitap da şudur: “De ki; duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin.” (Furkân, 77) Dua, Rabbimiz için öyle özel bir ilişkidir ki başka varlıklara dua edilmesi men edilmiştir. (Şuarâ, 213; Kasas, 88) edebiyatımızda “habîb, mahbûb, mâşuk, yâr, can, cânâ, cânan” hitabını görürsek, bilelim ki Allah’a yakarış(dua) vardır. İrfanımız, kul diliyle duada(istekte) iken kalbiyle rıza makamında bulunmalıdır, der. Duanun sonunda “amin” demek, “evet, böyle olsun, doğruluyorum” anlamına gelir. Yani, dilekçenin altını imzalamak gibi bir sesli nokta koyma ifadesidir. Dua eden, ne isteyeceğini belirlemiş demektir. İsteğini belirlemek bir otokontrol(muhasebe) sonrasında ihtiyacın tespitini gerektirir. İhtiyaç tespit eden muhakkak ki bir hedefi için bunu istemektedir. İşte dua aynı zamanda insana sürekli hedef güncelleme ve takip etme bilinci sağlar. Bu bilinçle yaşayanın, ne istediğini bilen ve bunun gereğini yapanın elinden ne kurtulabilir? Psikoloji ve sosyal psikoloji de bu gerçeği ortaya koyar. Öyleyse dünya ve ahiret için kazanmanın yolu dua etmektir. Gelin içtenlikle,tebettül ile(kendini tamamen Allah’a vererek(el-Müzzemmil, 8)) dua edelim. Zira “(adabıyla)dua edin icabet edeyim”(Mü’min, 60) diyen Allah’tır. O sözünü tutar.

 29. Fitre

Türkçemizde fitre şeklini alan fıtr, açmak(iftar) demektir. Oruç ayını bitirip bayramı açıyoruz demektir. Ramazan bayramına “fıtr bayramı”(Iydu’l fıtr) denilmesi de, bayramın birinci günü fıtr sadakası(fitre) verilmesi de bundandır. “Fıtra” ise Allah’ın verdiği beden(fıtrat) demektir. Fıtra sadakası diyenler, bunu, “bedenin(sağlığın) zekatı” anlamında kullanırlar. Fitrenin ne denli önemli olduğunu şurdan da anlayabiliriz ki dört mezhebin üçü fitrenin “farz” olduğunu yorumlamıştır. Sadece Hanefiler fitre için “vacip” der. Buna göre, dinen zengin sayılan Müslümanlar belirli kimselere kendisi ve çocukları için fitre olarak bayram öncesi iki öğünlük para vermekle yükümlüdür. Bu fitreyi çevresindeki yoksulu bularak ve gizlice,  her ibadet gibi kalben niyet ederek verir. Bayram namazı öncesi vermek, yoksulların refahla bayrama girmesi, yüzlerinin gülmesi ve isteme zilletinden kurtarılması gibi insani duyarlılıklar taşır. Fitreyi veren için, Peygamberimizin “oruç tutarken işlenen günahlar varsa fitre temizler” sözü de ayrı bir manevi kazanımdır. Fitre, alanı maddi yoksulluktan bir nebze çıkarsa da, vereni insani yoksulluktan kurtarır. Veren daha kazançlı değil mi?

 30. Bayram

Eskiden “Kadir Bayramı” da denirmiş, Kadir gecesindeki manevi yücelişi öne çıkaranların tercihi ile. Sosyal adalet ve sağlığın vergisi vurgusunu tercih edenler fitre verildiği için “Fıtır bayramı” diyegeldiler. Halkımız yaygın olarak ayın adına ithafen “Ramazan Bayramı” der. “Oruç bayramı” adını kullananlar da vardır. Nerdeyse yüz elli yıldır milletimiz, çocukların da gönlüne girsin diye, ikram edilen şekerlerden dolayı “Şeker Bayramı” da demektedir. Bayram, orucun olgunlaştırdığı ruhlarla yücelen, orucun verdiği sıhhate şükrünü sadakalarıyla yapan Müslümanların, Ramazan’a önemini yükleyen Kur’an’a sarılmış halde, yeni bir başlangıca, taze bir dünyaya adım atışıdır. Kim ne derse desin, bayram, gerçekte bir ay boyu nefis terbiyesi sınavını başaranlara bayramdır. Şu nezakete bakınız ki, ‘zahire göre hükmetme’ prensibini uygularcasına herkesin bayramı sayılmıştır. Hz. Peygamberin sefer dönüşünde “küçük savaştan büyük savaşa dönüyoruz” hadisi uyarınca, büyük savaşı kazananlar, yani ‘kendini yenme, kendini aşma’ erdemine erenler gerçek bayramı yaşayacaklar. Geriye kalanlar ise birbirinin bayramını kutlayacaklar. Allah öyle güzel insanları aramızdan eksik etmesin. İnsan psikolojisi açısından, bayramda darlıktan bolluğa, yokluktan varlığa, kısıtlılıktan serbestliğe, kontrollü olmadan özgür kalmaya, unutulmaktan hatırlanmaya erişiyor insan. Başlı başına kısıtlanmış Mü’mine özgürlükler vadisi açılıyor. Bayram Namazı ise bir başka uhrevi ürpertidir. Kötülükleri törpülenmiş milyonların hep birlikte ve aynı anda, doldurduğu mabetlerde rahmet kubbesi gibi yükselen tekbirler harika bir manevi deneyimdir. Bir kardeşleşme teşvikidir. Yurdumuz, evimiz ve gönlümüz bayram yeri olsun. İnşallah, bayramın gerçek sahiplerinden olalım.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun.

 

ROMANLARDA TEHCİRİN YOLCULUĞU

  • 1.3Bin Görüntülenme Sayısı

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar

  • 1.1Bin Görüntülenme Sayısı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hakkımda
Hakkımda
Merhaba. Bu sayfalarda birlikte olmaktan son derece mutluyum. Hoş geldiniz. Hayat yolundayız. Her birimiz ayrı bir mecradan, farklı bir maceradan geliyoruz...

Site Toplam Ziyaretçi: 1185346

Son Yüklenenler

Paylaşımlarımdan Haberdar Olmak İster misiniz?