Hikmet, Kıymetini Bilene Yarar-Deneme

Hikmet, Kıymetini Bilene Yarar

 

Hayat ilmekler atarak uçurumdan indiğin bir halat. Geçmişinden bir düğüm çözülse düştün demektir boşluğa.

Hayat çıplak kayalıklarda yankılanan bir kartal çığlığı gibi yırtıcı. Şahin bakışı gibi delici.

Hayat, hoyrat. Hayat ellerinle yaptıklarının adı.

Yanlış yapmama imkanı var mı? Var. Hatasız kul olmaz, lakin hatasız olma imkanı, var!

Gelip çattığında imtihan ya duymayacaksın,ya konuşmayacaksın eğer hazır değilsen! İnsan ne kadar da hazırlıklı olsa deprem geldiğinde şokunu yaşamaz olur mu?

Bu çiğ hayatın alaboralarla dolu enginlerinde zayıf hayat tekneme bindiren kuvvetli dalgalar olacağını elbette biliyordum. Biliyordum da dalgalanmaya hazır ruhumun bu hareketlenmeyi kontrol edebileceğini zannediyordum.

Meğer deprem olduğunda yeri tutmanın faydası yokmuş; altından zemin kayıyor. Kendini tutmayı, başa çıkmayı bileceksin. Bir ilmek olsun direnecek hayat halatından; kopmuyorum!

Diyor ya şair; “Bir dost kapısında vuruldu yürek.” “dostun kapısında dil hesapsızdır” diyor ya, hesapsız sözlerle, nezaketler üzerine kurulu, kalp kadar şeffaf, cam kadar kırılgan ince ve derin duygularla dolu dünyanız paramparça oluveriyor.

Ve düşünüyorsunuz sonra,“meğer ne safça ve hesapsızca yaşıyormuşum?” Kader birliğinin içinde karar birliği de yok mudur? Niye kader arkadaşları darlık gelince kendi yollarını ayrı çiziyor?

Kader birliğine varız, keder birliğine yok muyuz?

Ve doluyor şair yüreğim:

“Gerçek duvağını kaldırdı cana,

Yakındır uyanman,yakın yüreğim!

Silah tetiklendi dolu kovana,

Çelik yeleğini takın yüreğim!

 

Hasbîlik kapısı hesapla çaldı,

Hesapsız bir kula öykün yüreğim.

Uyku tattırmayan yâr kime kaldı,

Bırak, böyle kalsın öykün yüreğim!”

Bir dersi olmalıydı yaşadıklarımın. Bir çıkarımı olmalıydı.

Yalnızlık, ben de olmasam kimin arkadaşı olurdu acaba? Bu yalnızlıkta da kimle hasbıhâl edersin? Yine Kırçıl Dedemi çağırsam,gelir mi? Zaten bir tek o vakitsiz gelmeyen dost. O da geldi mi bir daha gelinceye dek vaktimi dolduruyor.

Şu zaman da geçmez mi? Saniyeler ne vurdumduymaz….

Ve geldi. İşte görünüyor. İçimde bir peri masalı gibi canlanıyor heyecanı bu gelişin. “Hoşgeldiniz Kırçıl Dedeciğim!”

“Hoş bulduk yavrum, serzenişlerini duydum.

Şimdi dikkatle dinle,vaktim pek az. Dört şey geri gelmez yavrum: Atılan ok, geçen zaman, kaçan fırsat ve çıkan söz!

Düşünmeden söz söylemek nişan almadan ateş etmeye benzer. Kimi, nasıl yaralayacağın belli olmaz.

Şimdi içerlediğin şeye bir bak; birkaç sene sonra aynı derecede kızacak isen şimdi kız. Yoksa değmez, sabret ve aş.

Bir amaç için çalışırken çıkan zorluk karşısında seni mağlubiyete mahkum eden beş yanlışın olabilir: Zamanı iyi planlamamak, zamanlamayı iyi yapmamak, istikrar ve azim duygusundan mahrum olmak, insan ilişkilerinde gelişmemiş, yani üslupsuz olmak.

Doğru bir amaca kaliteli bir temsille yönelen, , onurlu bir azimle çalışan, iyi bir organizasyonun er veya geç başarıdan gayri âkıbeti yoktur.

 Düstûrun desturun olmadıkça hikmetin kıymeti yoktur.

Allah yâr ve yardımcın olsun.”

Teşekkür ederim Kırçıl Dedeciğim.

Sürûr veren sözlerini özümseyeceğim.

Allah’a emanet ol.

ROMANLARDA TEHCİRİN YOLCULUĞU

  • 1.2Bin Görüntülenme Sayısı

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar

  • 1.1Bin Görüntülenme Sayısı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hakkımda
Hakkımda
Merhaba. Bu sayfalarda birlikte olmaktan son derece mutluyum. Hoş geldiniz. Hayat yolundayız. Her birimiz ayrı bir mecradan, farklı bir maceradan geliyoruz...

Site Toplam Ziyaretçi: 1181008

Son Yüklenenler

Paylaşımlarımdan Haberdar Olmak İster misiniz?